Gidenlerin Ardından.

Çocukluğumuz ne zaman biter? Ne yaşamalıyız ki çocuk olduğumuzu unutalım. ? Sevdiğimiz birinin ölümü mü, evliliğimiz mi, askerliğimiz mi  yoksa yaşadığımız bir olay mı, ya da insanlardan yediğimiz bir kazık mı bizleri büyütür ? Hepsi, her yaşadığımız olayda ve tanıştığımız insanlarda çocuk ruhumuzu birazcık atlamış oluruz. Bir davranışta bulunuruz ve insanlar bunun çocukça olduğunu söyler hiç yaşımıza uygun hareket etmemiş ve ' çocuk gibi ' davranmışızdır. İşte böyle bir anlarda hayatımda birtakım insanların hayatımdan çıktığını gördüm. En sevdiklerimiz en mutlu zamanlarımızda yanımızda görmek isteriz ya da en kötü anımızda dertleşebileceğimiz bir sevdiğimizi yanımızda görmek isteriz.

Ben kendimce çocukluğumun bittiği anları, ailemden ölenler ve çevremdeki bazı insanların vefatı ile anladım. Bu yazıda bunları dile getirip ve bende anısı olan sevdiklerimi anmak istiyorum. Ben çocukluğumu aşağıdaki anlattığım kişileri kaybettiğimde yitirdim. Bunu şimdi anlıyorum. 

Bu yazıyı yazmaktaki amacım, ölenleri yad etmek ve onları bir kere daha hissetmek. Ben gerek ailemden gerekse doğup büyüdüğüm Kabiller Mahallesi'nden vefat edenleri halen unutamadım. Mahalle komşularımızın çocuklarıyla görüşüp sohbet ederken hep ' Ne güzeldi o günler ' diye başlayan ve ölenleri yad eden konuşmalar geçer aramızda. 

Anneannemi ve annemin babasını tanımadım. Ben çok küçükken ölmüşlerdi. Bana ve kardeşime anneannelik yapma görevi Murtaza Dedem ile Şahin anneanneme verilmiş gibiydi. İlk Şahin anneannem vefat etti akabinde de yaklaşık 10 yıl sonra da Murtaza dedem bir alemden göçtü.Murtaza dedem ve Şahin anneannem hiçbir zaman bizi diğer kuzenlerimizden ayırmazlardı hatta torun çocukları olduğumuz için bizim üzerimize daha fazla titrerlerdi.Murtaza dedemin hasta zamanlarında bana anlattığı yaşanmışlıkları olsun ve bize evin bahçesinde kurduğu salıncakları olsun, onunla yaptıklarımızı unutmam mümkün değil. Hepsi benim için çok değerli zamanlardı. Allah rahmet eylesin.

Akabinde, bir gün Hatice yengemin beyin kanaması geçirdiğini duydum. ve çok geçmeden vefat ettiğini söylediler. Bu şoku henüz atlatamamışken, has hala dediğim Mürvet halamın vefatı ile bütün aile şoka girdi. Vefat haberini öyle bir zamanda almıştım ki nutkum tutulmuştu. Böyle bir ölümü beklemiyordum Her ölüm erken ölümdür diyerek konduramamıştım. Mürvet halam şen şakrak bir insandı. Onun olduğu ortam, çok eğlenceli olur eğlenmeyi ve gülmeyi çok severdi. 

Has Halam dan sonra bir ölümde bizim evde yaşanacaktı. Takribi 1 hafta önce telefonda konuştuğum babaannemi, 15 gün hastanede yattıktan sonra kaybedecektik.O anlar hala gözümün önünde sanki hala alışamadım yokluğuna. Bir yanımın hep eksik olduğunu halen hissediyorum. Ben babannemi kaybettikten sonra uzun bir süre kendime gelemedim. Ölümü konduramadım idrak edemedim.Babannem, yemeği ,yedirmeyi çok severdi. Evimizinden gelen gidenimiz eksik olmazdı.

Babannemden sonra Mustafa Eniştemin ani ölümüyle sarsıldık. Şen şakrak bir adamdı. Her zaman bize takılmayı ihmal etmezdi. Gerede'ye geldiğinde ilk uğrak yeri bizim dükkan olurdu ve dedem yada babam  Enişte hoşgeldin dedikten sonra kahveciye ' enişteme kahve getiriver' derlerdi. O da kahvenin yanında sigarasını çıkarır ve sigarasına filtre takar öyle içerdi. Sohbet muhabbet gırla giderdi. Cenazesinde, rahmetli Halil Ak amca yanımdaydı ve mezara  toprak atılırken 'Ah Mustafacığım ah ' dediğini duydum .Bir dostun bir dosta vedası bu şekilde hazin oldu. 

Evlenme arafesindeyim.. Hem iş, hem hazırlıklar vs vs. Tam kına gecemizin olacağı gün, telefonuma bir haber geldi. ' Kabiller mahallesinden diye başlayan ve Sonunda Zehra Altuntaş diye biten bir cümle.. önce anlayamadım o değildir dedim. akabinde sosyal medyaya baktım ve cenaze haberleri gelmeye başladı. Sonrasında İstanbul'a kına için gelen annemleri aradım ve bana acı haberi verdi. Zehra annem vefat etmişti. O andaki duygularımı tarif etmem zor.Evlilik arefesindeyim sevincim bir nevi kursağımda kaldı. Düğümde olmasını ve elini öpmeyi o kadar çok isterdim ki. 

Zamanla insan komşularıyla bir nevi akraba gibi oluyor. Figanilerde bizim için öyledir. Yediğimz içtiğimiz ayrı gitmeyen 'atadan dostlarımız'dır. Hacer teyze, Yusuf amca, Mehmet Ali amca. hepsi ben de öylesine büyük anılar bıraktılar. Ah Mehmet Ali amca ah.. Seni de anlatmaya kelimelerin yetmeyeceğini biliyorum. Babaannemin Hacer teyzemin ardından 'Hacer apla niçün öyne ettin' demesi daha dün gibi aklımda.Seni de erken kaybetmenin hüznü yüreğimde. Dükkana girdiğinde babamın 'Mehmet Ali bey hoşgeldiniz ' demesi kulaklarımdan gitmez. Seninle maç muhabbeti yapmayı çok özledim.Kudeste olan bisküvileri, babamla dükkan kapılarında ettiğiniz muhabbetleri ve birbirinize takılmalarınızı her şeyi. Özledim be niçün öyne ettin be adam....

Son olarak, Kuzuların Nimet teyzemi anmadan bu yazı bitmez. Bizim evin bahçesinde Ali ile ne zaman top oynasak, topu yan komşumuz Kuzuların Nimet teyzegilin bahçesine kaçırırdık. Topu almaya gittiğimizde ' kesecem o topunuzu, vermiyorum ' derdi ve akabinde de bahçeye iner ve topu bize verirdi. Sonra torunu Nimet doğdu ve yine top oynadığımız zamanlarda bahçeye top kaçırır ve zile basardık bize yine kızar ama topumuzu yine verird. Bir gün hiç unutmam biz çok sesli top oynayışalarımız sırasında Şerife abla camdan bize ' Çocuklaaarrr, biraz sessiz oynayın Nimet uyuyor ' dedi ve biz o andan itibaren elimizden geldiğince sessiz oynamaya gayret ettik. Yıllar yıllar geçti. Nimet teyzeyi son defa bir seçimde gördüm elini öptüm ve helallik istedim. Cenaze haberini aldığımda Gerede'deydim ve cenazesine katılamasam da evinde duasına katıldım. Allah rahmet eylesin. 

Daha niceleri var. Sevil teyzem, Mehmet amcam, Seyfi amcam, Necmi amcamın vefatları mahalle de arka arkaya geldi.Şuan bu yazıyı yazarken gözümde canladı hepsi. Ben Gerede'ye her gidişimde, Çakmakçıların ordan Çongarların evine kadar olan herkesi hafızamda yine yaşıyorum. 
Mahalleye her girişimde, babananemin mutfak camından bana bakması gibi .....




Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Evleri Yüksek Kurdular...

Gerede'de Sabah Çorbası

İşte Benim Zeki Müren