İstanbul İçin İftar Vakti....


Uzun yıllardır özlemini çektiğim ve her sene Ramazan Ayı'nda 'Bu sene iftara Sultanahmet Meydanı'na gideceğim' diyerek büyük bir arzu ile isteyip bir türlü gidemediğim Sultanahmet Meydanı'nda iftar sevincini yaşadım. Öylesine bir sevinç ki tarifi imkansız. Orada farklı bir ortam var. Sanki 'Dünyanın En Büyük Yeryüzü Sofrası' kurulmuş ve herkes orada toplanmış gibi. On binlerce Müslüman aynı anda ezanı bekliyor aynı anda oruç açıyor. Müthiş bir olay. Allah'ın rahmetine ve bereketine çok büyük bir işarettir.


Ramazan Mahya demektir. Mahyasız olmaz. Her sene büyük camilere bu mahyalar çeşitli temalarla asılır. Bu senenin konusu "Hiç Kimse Kimsesiz Kalmasın" idi. Çok çarpıcı bir mesaj. Kimselerin kimsesi olmak gerekir. Kimi kimsesi olmayan oruç açacak ekmek bulamayan insanlara yardımcı olmamız gerekir. Kimsesizlerin kimi olmak aynı zamanda "Komşusu aç iken tok yatan bizden değildir" sözüyle bağdaşır. Bu mübarek günlerin hürmetine kimsesiz olan insanlara yardım etmek insanlığın erdemli, Ramazan'ın anlamına bütünlüğüne ve önemine yakışır bir görevdir

Ramazan ayı başı rahmet, ortası mağfiret, sonu günahlardan arınma ayı olması vesilesiyle 11 Ayın Sultanı bir ay. Allah'ın bizlere sıhhat verdiği sürece oruç tutmamız farz. Allah tutanların orucunu kabul etsin. Erkan Tan'ın ramazan programlarının hep açılış sözü "İnanan inanmayan ,oruç tutan tutmayan, bizden olan olmayan gel ey insan oğlu insan" hep aklımdadır. Bu sözü orada çok hatırladım. Oruç tutanlar da orada tutmayanlarda hep bir aradaydı.


İstanbul'da Ramazan ayı geçirilir de Sultanahmet'e iftara gidilmez mi ? Sultanahmet'e gidilmezse Ramazan'ın bir tarafı eksik kalır. Ben de bu eksikliği hissettiğim için bir cuma iş çıkışında soluğu orada aldım. Amfi Tiyatro'da Nihat Hatipoğlu Hocanın İftar Sevinci Programı'nın bir bölümünü seyrettim. O büyük kalabalıkta hocanın ağzından dökülen dualara hep birlikte "Amin" dedik. Allah oruçlu ağızlarımızla edilen duaları kabul etsin (Amin). Çok muazzam bir insan kalabalığı. Mahşeri bir kalabalık vardı. İnsanlar evlerinde pişirdikleri yemekleri getirmişler yahut hazır almışlar orada piknik yaparcasına iftar saatini bekliyorlardı. Herkes Akşam Ezanını bekliyor dualar ediyor. İftar Sevincimizi dualarla çoğaltıyorduk. Ezan okundu herkes aynı anda oruç açmaya başladı."Allahümme leke sumtü ve bike amentü ve aleyke tevekkeltü, sübhaneke ve ala rızkıke eftartü veli savmel' ğadin min şehri ramazane nev eytü fağfir li ma kaddemtü vema” ahhertü.(Allah’ım! Senin için oruç tuttum, sana inandım, sana dayandım, senin verdiğin rızıkla orucumu açtım. Yarının orucuna da niyet ettim, benim geçmiş ve gelecek günahlarımı bağışla.')" diyerekten. Çok büyük bir sevinç. Ya Rabbi bu günleri bizlere yaşattın diyerek Allah'a şükrediyorlar. 
Ben ise iftarımı herkesten daha sonraya bıraktım .Sadece Alman Çeşmesi'nden bir yudum su içip iftar sevincini orada yaşayanları seyrederek bir süre bekledim. Sonra Sultanahmet Camisi'nin orada bir banka oturup orucumu açtım. ( ne yediğimin önemi yok). İster en güzel kebabı yiyin isterseniz bir kuru ekmek Ramazan'ın bereketini ,paylaşmanın ne büyük bir erdem olduğunu ,yardımlaşmayı orada öğreniyorsunuz. Manevi olarak bir doygunluk hissi içinizi kaplıyor. Oradaki insanların ne yediğini gördüğünüzde doygunluk hissini yaşıyorsunuz. Her şeyden önce gözünüz doyuyor.


İftar vakti insanların yüzündeki o mutluluğu görmek paha biçilmez. Aynı anda oruç açıp aynı sofrada Allah'ın verdiği rızıkla oruç açmak müthiş bir keyif. Mekke'de ve Medine'de Ramazan-ı Şerifi geçirenleri nasıl yaşamadan anlayamıyorsak İstanbul'da da Eyüp de ,Süleymaniye'de ,Sultanahmet ve bilimum büyük zatların manevi huzurunda oruç açmadan o anı yaşamadan anlayamayız. Yeryüzünü size mescit kıldık ayetinde belirtildiği üzere Allahu Teala bizlere bu yeryüzü mescidinde namaz kılınıp oruç açıldığı işaretini vermektedir. 


Sultanahmet Camii'ni karşıma alıp orada orucumu açmalıyım diye bayağı bi yürüdüm sonra bir bank bulup oturdum .Banka oturduğumda yanıma bir kadın oturdu aramızda da ben yiyeceklerimi koydum Kadın öylece etrafa bakınıyordu. 'Eğer oruç tuttuysanız şunlardan bölün siz de orucunuzu açın' diyerek kadına aldığım şeyi uzattım. Kadın teşekkür ederek ' Ben kocamı bekliyorum siz yiyin oruç tuttunuz( oruçlu olup olmadığını bilmiyorum)dedi'. Sonra ortamıza bir kedi oturdu. Bir an için o kedinin bir melek olduğunu düşünmedim değil. Belki karnı açtı bilmiyorum Ortamıza sere serpe yattı. Ben bir süre kediyi seyrettim. Ben yiyeceğimi bitirmiştim o sırada. Allah her canlıya rızkını veriyor belki o kedinin karnı açtı bilemem.

İftardan sonra 'Asırlık Tatlar ve El Sanatları stantlarını gezip oradaki tatları tatma fırsatım oldu. İstanbul'a ait lezzetler ve el işleri orada insanlarla buluşuyordu. Beni orada en çok mutlu eden "Demirhindi Şerbeti" oldu Çok severim.Osmanlı tatlarını tatmaktan zevk alırım. Eskiden gazlı içeceklerin olmadığı zamanlarda evlerde çeşitli bitkilerden şerbetler kaynatılıp içilirmiş. Bu kültür atalarımızdan bizlere miras kaldıysa bunlara sahip çıkmamız gerekiyor. Öz kültürümüzü unutmayalım.!!

Ramazan Paylaşmaktır. Aynı gün Sultanahmet'e giderken tramvaya binmek için AKBİL basarken bir çocuk yanıma geldi Avucunda birkaç tane bozuk para var. yanıma yaklaştı "Abi sen de fazla AKBİL var mı" dedi. ben "Sen geç oğlum" dedim ve AKBİL'i bastım. Çocuk elindeki bozuklukları bana verecekti ki "Oğlum o paralar senin olsun. Dua ediver sen bana dedim" ve çocuk "Allah razı olsun abi' diyerek yanımdan uzaklaştı. Paylamaya ,cömertliğe ,sende olanı olmayanla paylaşmaya dayanan bir kültürden geliyoruz. Eskiler 'kiminin parası kiminin duası 'derler . Ben orada o çocuğun belki bir yere iftara yetişmesine ya da iftar için yiyecek almasına ya  da başka türlü sebeplerle o parayı başka bir yere harcayacaktı bilemiyorum  vesile olduğum için mutlu oldum. 

İstanbul'da Ramazan güzel geçiyor. Yenikapı Sahili'nde, Sultanahmet'te, Eyüp Sultan'da  olsun her yerde güzel etkinliklerle güzel geçiyor. Fasıllar ,konserler, orta oyunları , Ramazan Ayı'nın bütün güzelliklerini ortaya seriyor. İnsanları kültürümüze daha yakınlaştırıyor. yabancılaştığımız unuttuğumuz değerlerimizi hatırlatıyor. "Nerede O Eski Ramazanlar" sözünü günümüze uyarlayarak bizlere Eski Ramazan geleneklerini hatırlatıyor. Bütün bunlar "İftar Öncesi ve Teravih Sonrası Etkinlikler" adıyla düzenleniyor. Yaz Ramazanlarının daha eğlenceli geçmesi sağlanıyor. Gündüz sıcaktan ve yoğun iş temposundan bunalanlar soluğu iftar için düzenlenen alanlara, meydanlara akın ediyorlar. Bir nebze de olsa stresten uzaklaşıp kafa dağıtıyorlar. Bu vesileyle bu organizasyonları yapanları , iftar için stantta bekleyenleri, iftar için yemek hazırlayanları A dan Z ye kutlarım. Allah onları sevaptan ve duadan mahrum etmesin (Amin)

Yaz Ramazanları gündüzleri uzun süreler  sıcakta oruç tutup akşamın serinliğinde iftar açmaktır. Allah bizlere bu günleri aratmasın. Allah tutulan tüm oruçları ,yapılan bütün ibadetleri ve bu mübarek günlerin kıymetini bilenlerin zümresinden dergah-ı izzetinde kabule karin eylesin.(Amin)

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Evleri Yüksek Kurdular...

Gerede'de Sabah Çorbası

İşte Benim Zeki Müren