Kayıtlar

2013 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Hemşehrim.

Resim
Aynı şehri paylaşanlara,ekmeğini yiyip suyunu içenlere eş dost edinenlere "hemşehri" denilir. O şehrin havasını suyunu ekmeğini herşeyiyle bir bütününü sevmek o şehre"sevdalanmak" hemşehriciliktir. Aynı mahallede büyüyüp komşuculuk yaparak birbirinin ekmeğini bölüşmek hemşehriciliktir. hemşehri olmak güzeldir. Anadolu şehirlerinden büyük şehirlere göçün getirdiği en önemli duygu hemşehricilik duygusudur. Kent yaşamında yabancılık çekmemek için aynı dili konuştuğun bir toprağınla bir araya gelmek çok önemlidir. Hemşehriler büyük şehirlerde memleketlerinde tanışmamış olsalar bile bağ kurup zorluklara birlikte göğüs germektedirler.hemşehricilik bir nevi temsiliyettir. Toprağını,memleketini büyük şehirde temsil etmektir. Toprağını tanıtmaktır. Hemşehrilerinle aynı sofrayı başka hemşehrilerle paylaşmak ortak duygularla hareket etmektir. Hasret gidermektir. Birbirini tutmaktır. En ufak bir sorunla karşılaştığında bu soruna çözüm aramak hemşehrilerinle fikir alışv

Neden Olmasın ?

Resim
Nefes alıyorsak umut var demektir.Bizi yaşamda ayakta tutan şeydir umut. Bir şeyin iyi/kötü sonuçlanmasının beklendiği zaman çıkar karşımıza. Sadece umarız. Bu umma durumu aslında kendini "UMUT"  olarak adlandırır. hayatımız sınavlardan ibarettir.Devamlı imtihan halindeyiz:Allah(C.C.) dünyayı yarattığından beri insanlığı sınava tabi tutuyor.Onun emir ve yasaklarına uyduğumuzda ahirette ya Cennete ya Cehenneme gireceğiz. yani ödül ve ceza karşımıza çıkıyor. Dinin emir ve yasaklarına uyduğumuzda cennete ya da cehenneme gideceğimizi umuyoruz. yaptığımız her iyiliğin ödülü hak edip, kötülüklerin ise cezaya tabi olduğunu biliyoruz. Umut etmenin Allah (C.C) katındaki karşılığı "İNŞAALLAH" tır. Yani söz şuna indirgenebilir : İNŞAALLAH derse yaratılan İNŞAA eder Yaradan. Çalışıp,emek harcayıp sonrası9nda tevekkül edersek Allah'ın(C.C) bize takdiri olan kaderimizi yaşayacağız/yaşıyoruz. Allah hepimize salih ameller yapmayı nasip etsin (Amin) Devamlı bir hareket ha

Sobalarında Kuru Meşe..

Resim
Soğuk kış günlerinin vazgeçilmezi sobadır. Soba 2 bölümden oluşan kömürle,odunla çalışan borulu ve bacalı düzeneği bulunan ısınma sistemidir.Soba borusunun içinde biriken pisliğe"kurum" altından çıkana ise"kül"adı verilir. Yakması hem zor hem kolaydır. Gazete,çıra gibi şeylerle tutuşturulur. İlk başta bir duman çıkar ama sıkıntı değildir. Kömürün yanması ve odunların çatırdamasıyla yanmaya başlar. Bu yazımda sobalı yaşamı anlatacağım. Çok eski, zamanlarda evler ahşap ve kerpiçti. Kimi konak tarzı iki katlı kimi tek katlı bahçeli yapılar olarak inşaa edilmişti. Genelde bu evlerin oturma odaları,salonları diğer odalara göre oldukça büyük ve yükseklikleri normal bir eve göre daha yüksekti. Tavanları ahşap işlemeli ve motiflerle süslüydü. Bu evlerde yaşayan aileler ısınma sorununu salonun ortasına mangal yakarak gidermeye çalışırlardı. Aile eşrafı mangalın etrafında oturur tek odada ısınmaya çalışırlardı. Bu mangallar odunla yahut kömürle yakılır üstünde de çay dem

Okyanus'a Cevaplar...

Resim
Davet edildiği bir yere icabet etmek sünnettir. Bir yere misafir olarak davet edildiğiniz zaman (özel bir işiniz ve bir mani yoksa) mutlaka gidilmelidir. Misafir ağırlamanın izzet-i ikram etmenin büyük bir lütfu vardır.Hele ki söz verdiğiniz halde bir yere gidememek hem sizi hem de davet edeni rahatsız eder. 'Kusura bakma gelemiyorum falan yerde işim çıktı' demek kırılan bir kalbi telafi etmeye yetmez. Kırılan bir kalp sevenin kalbi ise üstelik. Hangi şiiri hangi şarkıyı ona ithaf etseniz de özür dileseniz de kar etmez. Çağrılan bir yere gidilmediği sürece bunların hiç bir anlamı ve kıymeti olmaz.  Artık eskisi gibi değil ki bir yerden bir yere gitmek günler almıyor ki. Sanki Okyanus iki şehrin arası bu gidememek niye.Dünya işlerinden vakit bulamayıp bir sılayı rahim yapmak bir sevgilinin yanına gidip bir hal hatır sormak birlikte birkaç saat zaman geçirmek neden bu kadar zor geliyor. Hele ki size aşık olan birisine karşı davet edilen bir yere gidememek 'bekledim

İlkokul Öğretmenim ve Kuş Lokumu ...

Resim
Ne zaman kuş lokumu yesem aklıma hep çocukluğum, ilkokuldaki sınıfım ve ilkokul öğretmenim gelir. Çünkü kuş lokumu çocukluğumdan bir tattır. Kuş lokumu bizim için bir ödüldü. Kuş lokumunu bir kasenin/kavanozun içine koyup okuldaki dolabın içine koyardı. Bizi teneffüste yemesin diye de dolabı kilitlerdi. Bizim en büyük motive kaynağımız ve ödülümüz o kuş lokumundan yemek olurdu.  Sınıfta öğretmenimiz Cemil Şengül bize bir soru sorduğunda soruyu( ilk bilene mi yoksa her bilene mi tama hatırlamıyorum) bilene verirdi ve herkesin gözü önünde o başarının tasdiki sınıfta yapılır o lokumu ağzına atan öğrenci arkadaşımızın mutluluğunu biz de görürdük. Bizim için en büyük ödüldü.. Her ne zaman kuş lokumu aklıma gelse ilkokulu okurken , bilemediğim bir matematik problemi ve diğer derslerden parmak kaldırıp bilemediğim bir soru aklıma gelir.  Mahalle okulumuz olan Halil Nom İlköğretim Okulu'nda ilkokulu okudum . Öğretmenimiz Cemil Şengül idi. Bize ilk geldiğinde Elazığ'dan t

Gerede'de Sabah Çorbası

Resim
Sabahın rahmeti ve bereketi bir ayrıdır. Sabah saatleri çok özeldir. hele ki Sabah namazına kalkıp huşu içinde namazını eda edip, Allah(CC)'a af,mağfiret ve rızk dilemek sabahları daha da özel kılan nedenlerdir. Sabah namazı vaktinde gökten melekler iner ve sabah erken kalkanın rızkı bol olur diye bir atasözümüz de vardır . Sabahları uyku mahmurluğunu gidermenin çeşitli yolları vardır. Kimisi için çay, kimisi için kahve , kimisi içinse bir çorba sabah uykusunu alır  ya da kahvaltı için ideal gıdalardır. Bu gıdaların herhangi birini tükettiğinizde bütün gün dinç, enerjik ve işinizde de verimli olursunuz. Sabahları açık olan 2 yer vardır. Bunlar 'Sabahçı Kahvehaneleri' ile 'Çorbacı' lardır. Bu iki mekan sabah namazından çıkışa yani saat 06.00 gibi açık olmak zorundadır. 'Sabah erken kalkanın rızkı bol olur' sözüne binaen bu mekanları işletenler o saatlerde mekanları açmak durumundadırlar.  Sabah çorbası çok önemlidir. Dört mevsimde de ye

Fenerbahçe Yıkılmaz.

Resim
Dile kolay 15 sene. Büyük başarılarla, yapılan icraatlarla, projelerle,şampiyonluklarla, tüm siyasi baskılara rağmen yılmadan yıkılmadan ve her kongrede başkan adayı olarak Fenerbahçe'de istikrarlı bir grafik çizen Efsane başkanımız Aziz Yıldırım. Her Olağan ve Olağanüstü kongrede karşısına kim çıkarsa çıksın deviren ve her kongrede tek lider olarak çıkan Aziz Yıldırım 11.kez Fenerbahçe'ye başkan oldu. 2-3 Kasım tarihlerinde yapılan Olağanüstü Seçimli Genel Kurulda Mehmet Ali Aydınlar 2383 oy, Aziz Yıldırım 6821 oy alarak yeniden başkanlığa seçildi.  Bu seneki Olağanüstü Seçimli Genel Kurul yapılmasının ayrı bir önemi var. Dünkü seçim Fenerbahçe Camiası arasında meydana gelen bir İÇ HESAPLAŞMA idi. Aziz Yıldırım'ı destekleyenler ile Aziz Yıldırım'a muhalif olanlar arasındaki ihtilaflar dün itibariyle çözülmüştür. 3 Temmuz 2011 yılında başlayan 'Şike Operasyonu'nu dün itibariyle bitmiştir. Bu taraftar Aziz Yıldırım'ın başkanlığı ve Yönetim
Resim
Gerede'nin Kahvehane ve Kıraathane Kültürü  Gerede Dergisinin 2013 yılı 18.nci sayısında çıkan yazım. Bu çalışma ilerleyen zamanlarda kitaplaştırılacaktır.   " Gönül ne kahve ister ne kahvehane, gönül muhabbet ister kahve bahane."               Sosyal hayatın, kahvehanelerin varlığına etkeni bence bu sözdür.                         1950'li yıllarda kahvehane, elektriğin olmadığı emek gücüyle çok çalışılıp az işlerin yapıldığı, güce dayalı işlerden yorulan esnafın, bir bardak çay molası verdiği yerdir.  Bazen kahveciye  " 2 çay " diye seslenildiğinde, bir bakır tepsi ile gelen çay, alışverişe ayrı bir dostluk kazandırır. Kimi zaman da günün yorgunluğunu atma bahanesiyle ince belli bardaklardaki çayın etrafında nice muhabbetler dillenir.             Kahvehaneler insanların ekonomik ve sosyal durumlarına göre ayrılır. Geçmişte yaşlılar ayrı, gençler ayrı oturur, kimse birbirinin muhabbetine karışmazdı.  Aynı köyden olanlar köylüsünün açtığı

Ben Kimim

Resim
29 Mart 1988 yılında Bolu'nun Gerede ilçesinde doğdum. İlkokulu Halil Nom İlkokulu'nda Öğretmenim Cemil Şengül nezaretinde bitirip ortaokulu okumak için Bolu'ya taşımalı sistem ile Melih Koleji'ne gittim. 2002 yılında ise Gerede Lisesi'ne başladım. 2 lise değiştirip Canip Baysal (Y.D.A) Lisesi'nden meun oldum. İlk sene üniversite kazanamayanlardan biri olarak 2006 da tekrar dersaheneye gidip 2007 de Karamanoğlu Mehmetbey Ünversitesi'ni kazanıp hayatıma Karaman'da ve İşletme öğrencisi bir birey olarak devam ettim. 4 sene su gibi akıp geçti ve her defasında 'Ben bu Karaman'a alışamadım' diyerek zorlaya zorlaya mezun oldum . Mezuniyetimi 14 ders verip de yaptım( Bu durumla övünürüm çünkü Ben 14 plakalı Boluluyum).2011 de mezun olunca Gerede'ye dönüp babamla birlikte Arçelik Yetkili Satıcılığı görevini sürdürmekteyim. 2012 yılında Türk Hava Kurumu Üniversitesi İşletme (Tezli)Yüksek Lisans Programına başladım. Halen de devam etmekteyi

Hoşgeldin Yazısı

Resim
Bismillahirrahmanirrahim ( Rahman ve Rahim Olan Allah'ın Adıyla) Her işe besmele ile başlamak o işe kolaylıklar esenlikler verir. Ben de bloguma Allah'ın adıyla başlamak istedim. Yeni bir blog yazarıyım. Kendi dünyamı yazmak,kendimce fikirlerimi beyan etmek istedim. Sosyal Medyada Facebookta varım. bir de blog açarak birikimlerimi paylaşmak istedim. Yeni bir başlangıç için Kasım ayını seçmiş olmam biraz saçma gibi olsa da aslında Kasımda başlangıç yapmak güzeldir. Eylül, Ekim gibi değildir Kasım. Tam bir kabuğa çekilme vaktidir. Çünkü kış gelmiştir artık. Havalar erken kararmaya başlamış ve gn erken bitmeye başlamıştır. Yeni bir başlangıç için en uygun zamandır asılında. Geride kalan 10 ayın muhasebesini yapıp bundan sonraki 2 ayı daha iyi geçirmeye niyetli olmadır. Yılın bitimine 2 ay kala doğrularıyla yanlışlarıyla eksi ve artılarıyla geride bıraktığımız zamanların değerlendirmesini yapıp yılı iyi bir biçimde bitirme planlaması yapmaktır. Kabuğa çekilişin v